Ben yaş alırken ama hiç büyümezken; herkes herkesle çok ilgiliydi… Sorunlarımızı, duygularımızı, hayatımızı aktarabildiğimiz frekanslar hep açıktı, Yani “ Sevim koş! Ceylan sevgilisinden ayrılmıştı” J Yani hep beraber ağlar, güler, dertleşir, sır verir, tuz alır, borç verir, paranoyaksız kilitsiz yaşardık.
Empatimiz çoktu, bir dostun üzüntüsü kırmızı alarmdı bitiverirdik
yanında onlarcamız, 112 misali, herkes aynı dizileri seyreder, hafta sonları
aynı yerlere gider, herkes selamlaşırdı. Mesela taksiciler, sinirli değil
şefkatliydi doluşuverirdik tanımadan birbirimizi yağmurda sıkışıverirdik
arabaya yan yana, güle güle…
Çağın güzel getirileri böyleyken defermasyonu da vardı,
Herkes aynı marka ayakkabı , gömlek peşinde koşar, aynı mekanlara gidenler
arası aidiyet artardı. Gruplaşmalar 2’den fazlaydı, rock’çılar, punklar, tikkyler,
hanım evlatları, inekler…. Ama düşmanlık ve aşağılama yoktu sadece farklı
renklerdik. Yine beraber halay çekerdik!
Ne acayiptir ki ben yine tam büyüyemezken ama orta yaşlara
gelirken, 2.yarıda yani; herkes her şeyi
tek başına ve evden çıkmadan yapmaya başladı, kimin kimseden haberi yoktu,
karşı komşunun adı bilinmezdi ama sosyal medyada sanki en sosyal bizdik.
Yalnızlık Allaha mahsusken, bize mapus olmuştu, yalnızdık 4 duvar arasında
kablolarla nefes alıyorduk sanki. Kahkaha sesleri yerini emojilere, “ Burası
neresi “ muhabbeti konum göstergesine, devlet kütüphaneleri sirinin eline
geçmişti.
İlgiliydik milletin hayatıyla ama alakalı değildik, Bir sürü
toplumsal hareket vardı ama bencildik, doğayı savunup kürk giyiyorduk. Gecelik
bile değil saatlik aşklar yaşanıyor, adlarımızı bilmiyorduk…
İlk yarının tüm galipleri bu dönüşüme rağmen yine galiptiler
benim aklım burada eror veriyordu işte! Sanki her şey hep böyleymiş gibi
yaşıyorlardı
“Sahte”deydi yani,
her yalan, her yanlış, her şey mubah gelmeye başladı. Amacımızı unuttuk ama.
Artık tek başına yaşa, gez, resmini çek, sus ama, tepki
verme dönemiydi. O korkunç sessizlik…
Aynı kareler artıyordu “kahve keyiflerinde” aynı botokslu
yaşamlar çoğalıyor bir de sanki herkesin yüzü, konuşması birbirine benziyordu…
Biz değil nesneler konuşur oldu; arabalar, katlar, yatlar,
yüzükler… Harbi zengin miydik o kadar?
HAYIR! Bankalara, çocuklara, doğaya, yarınlara çok
borçluyduk.
Mutluymuşuz zannettik ama “ KEEP CALM, KRAL ÇIPLAK” tı.
Ben anlamadıkça uçlara bulaştım
Böyle bir “ normal”lik kabusum oldu…
başarının paraya evrilmediği her yer kötüydü.. ne nezaket ne bilgi artık değerli değildi yaşanmışlıklar kim sana o gün faydalı o önemliydi.. zaten gün o gündü yarın bak ne oldu ....
YanıtlaSilbunu anlamamak kötüydü