Tasavvufu anlarken

 

 

PS: KENDİMLE BOĞUŞURKEN, YAŞ 28

Yine cevap aşk!
Netlesmek icin,
Gücünü görmek,
Kendini keşfetmek için!

Cevap aşk, nedenli sorulara sebep!
Karşıtları buluşturmak için, renkleri karistirmak,üretmek için!

O ana kadar sapmadigimiz her yola sapıp kaybolmak için,
Ne kadar koruduysak kendimizi zirhlarla,maskelerle,
Çırılçıplak soyunmak için!

Aşk ayna; kendinden kaçana,
Aşk yangin, yavaş akan, soğukkanlılıkla
Aşk ışık, kaybolanlara,
Aşk nefes , yaradilisa !

Zeynep ceylan Kistak- Mart 19- kendime volume 1!

 

Deniz'e

                                      

   

ben büyürken hep denize baktım,

Onunla seyr-i aleme daldım.

Dalgalarında dans ettim,

martılarla şarkı söyledim...

                                                  

Maviyle yeşilin binbir tonuna boyandım

sendeyim diye ne çok şükrettim.

Çırpındım soğuk sularında,

nefessiz en dibine daldım,

                                                                 

Yepyeni dünyalar buldum.

Deniz kızı olup kayalıkların  kenarında,

hasretle sevdiğimi bekledim

                                      

İnci tanesi ola  Aşka rastladım

Unuttum zamanı, mekanı, hayatı...

                                       

sonra aniden kalbimden vurgun yedim!

aşkla dolu kalbim kas katı şimdi,

ateş dondu  kaldı içimde...

suların dibine çöktü hayali aşk,

med cezirlerinde kıyıya kıyıya vurdu ölü bedenim

umutsuzca , bir suni solunum bekledim

çok bekledim...

son nefes hiç gelmedi

kayalara çarpa çarpa parçalanıp

yine sana eklendim...

sonsuz aşka kavuştum.

binlerce teşekkür ederim.

Yar'dan yarat'ANa

                                     

Yar'dan yarat'AN a doğru...

Nedeni  Sevgi ile Yara'dan dan doğAN,

her bir ruhtadır yaradan ve vicd'AN,

hissettikçe çoğalır duygular

paylaştıkça doğururur  yeni sevgileri

merhamet, şefkat ve bağışlay'An'dırlar... 

O'nun gibi,

tüm  hücrelerinde, hissedersin,

ilik ilik kanında, 

virus gibi yayılır beyninde

akar hızla şelale gibi 

yer çekimiyle düşersin 

bir aşka...

 nefes  nefese,

en dipte yaşarsın aşkı

ölümünden habersiz!

 

                                        

AŞK-I ÖĞRENİM

PS: AŞK İÇİMDEN ÇIKARKEN, UZUN BİR GECEDE, YAŞ 36

Kendimizi bu kadar sevip önemserken, bir başkasının ilk sıraya oturmasını kabul edebilmek

Anne baba olmadan fedakar olabilmek, onu mutlu etmeyi hayat gayemiz yapmak

Hayal gücümüzün derinlik ve karanlık taraflarında yolculuğa çıkmak

Bir başka bendende nefes almaya başlamak

Yansımalarımıza aşık olmak

Kendi devrimimizi yaşatmak

Yeniden yaratılmaya teslim olmak

Rüyalarda gerçekler arası bir yerde sıkışıp kalmak

Tüm egosal direnişleri kırmak

Kendini bir başkasının gözünden görmek

Hiç üşümemek ve hiç acıkmamak, maddi hayattan maneviyata taşınmak

Tüm bunları tek bir kalemde öğretecek başka bir şey tanımam aşktan başka,

Ne demişler “ candan canana , canan dan yaradana”…

AŞK-I ÖĞRENİM

PS: AŞK İÇİMDEN ÇIKARKEN, UZUN BİR GECEDE, YAŞ 36

Kendimizi bu kadar sevip önemserken, bir başkasının ilk sıraya oturmasını kabul edebilmek

Anne baba olmadan fedakar olabilmek, onu mutlu etmeyi hayat gayemiz yapmak

Hayal gücümüzün derinlik ve karanlık taraflarında yolculuğa çıkmak

Bir başka bendende nefes almaya başlamak

Yansımalarımıza aşık olmak

Kendi devrimimizi yaşatmak

Yeniden yaratılmaya teslim olmak

Rüyalarda gerçekler arası bir yerde sıkışıp kalmak

Tüm egosal direnişleri kırmak

Kendini bir başkasının gözünden görmek

Hiç üşümemek ve hiç acıkmamak, maddi hayattan maneviyata taşınmak

Tüm bunları tek bir kalemde öğretecek başka bir şey tanımam aşktan başka,

Ne demişler “ candan canana , canan dan yaradana”…

KARANTİNADA YIKILIP YENİDEN DOĞANLARA

Simdi, tatmin olmamış egolarımızın, kendimize söylediğimiz tüm yalanların

Paranoyaklığın, kurnazlıkların, tüketilmiş bakımsız bedenlerimizin,
sahte sözlerimizin üstüne,

Bir de dokunamıyoruz, sarılamıyoruz, birlikte bulunamıyoruz bile…

Hastayız, hastalıkla savaştayız!

 Belki de insanlığa son çağrıdır, 

haydi silkelenelim,

tüm  mikroplardan Beynimizdeki virüslerden ,

kaLBimizdeki engellerden

Şimdi gönül gözlerimizle,

Ruhumuzun sesinden

Duyguların akışkanlığında

Temiz bedenlerimiz

Arınmış kalbimizle

KENDİMİZİ,

BİRBİRİMİZİ,

DOĞANIN HER ZERRESİNİ,

Nefes yakınlığında

HİSSETME,

DİNLEME,

ANLAMA

SEVME

Niyetinde…

 

Hepimizin bir olduğu,

Bir’den geldiği

Gerçeğiyle

  

Beni anlamayanlara...

                                      
her şey paylaştıkça , sanki daha da çoğalır  ya,
hep  neşemi, enerjimi paylaştım
mutluluk çoğalsın diye.
İçim ağlarken ; soytarılık yaptım
acım farkedilmesin diye
hep kalaalıklar içinde
yalnızdım.
öksüzdür orası ve çok üşür,
herkesin ne yaparsa yapsın dolduramadığı Bir yer vardır;
hiç Bir ateş kolay kolay ısıtamaz.
Oradan ne çok vuruldum.
olduğum giBi ortaydım;
zaaflarımla, sevaplarımla günahlarımla
aşk ile yaşadım hayatımı,
aşk, Bendim.
sevgiyi iletmeye,
nasıl sevileceğini ve seveceğimizi göstermeye geldim:
indigoydum; kalBim Büyük  ve cesaretim çoktu
hayallerim tertemizdi ve çoğu : gerçek.
suratıma inen ilk tokatta, göz yaşlarıma  rağmen,
öBür tarafımı çevirdim
ona da vuranlara,
aç gözlülere,
şımarıklara,
sahteliklere,
şaşkınlıkla Baktım ama , 
sezgilerime güvenmeyi öğrendim
ve sevgisizlere sevgi vermeyi misyon edindim.. 
Karşılıksız, Beklentisiz ,çıkarsız, hesapsız sevdim
İBadetim giBi seviştim, sevdiğimle,
aldatılana kadar hep sadıktım
canımı acıtanlardan nefret etmeden,
 intikam almadan,
Affettim.
Benden vazgeçemeyip gidemeyişlerini, 
ve korkusuzca gelemeyişlerini izledim...
insanlığı, öncelliğim yaptım,
kadınlığımı kullanmadım.
Bu hayatla umutla, aşkla
hep yarım kaldım.
x

Ozbi - Anlamadın Mı (Rakılı Live 3.Seri)

Vurgun

 vurgun yedim.

derinlerde cok acı hissettim, 

yarınlarım gırtlağımda boğuldu, 

ses etmedim.

rüya le gercek arası gittim geldim

senden sonra hep kabusuma uyandım

akıl akıl dolaştım  haSatanelerde,

acım geçmiyordu... 

Aşk., gozlerimden fıskıra fıskıra,

 Hayat yüksek voltajda son sürat geçerken... 

gözlerinde ruhumu gördüm 

aktım doya doya, 

parladım güneşle... 

Bulutlarda dans ettim, 

ve kafa üstü aniden cakıldım yere. 

Bedenim lime lime. 

Farketmez... 

sarılır yaralar... 

Ama ruhum, 

yine boşlukta... 

HASRETE

 

İLK İŞ BAŞINDA KAFAMDA YİNE AŞK / YAŞ 26

Özlemek değil, bu ihtiyaç

Özlemek uzaktakilere mahsus

Sen içimdesin gidemiyorsun bir yere

Bazen aklıma çöküyor, alıp götürüyorsun en uzak diyarlara

Bazen yüreğimin tam ortasına sokuyorsun bıçakları her sözünle

Kimi zaman izinsiz en derinlere kuytulara yerleşiyorsun, çıkarmak ne mümkün!

Sensizlik boş ve çok uzun zamanlar demek, susuzluk, kuraklık demek

Tüm bunları bile bile

Gitme!

Gelmez geceler,

Donar kalır bedenler,

Sokaklar boşalır

Bakkallar kapanır

Dolmuş hiç boş geçmez

Kırmızı ışıklar sönmez

Durur kalırım

Öylece.

YALNIZLIĞA MERHABA

 

PS: ERGENLİKTE ÇOCUKLUĞUMA ÖZLEMLE / 1997 YAŞ 15

Islak ve derin bir kuytudur yalnızlık, ıslandıkça titrersiniz korkudan,

Kendinden kaçacak hiçbir tente yoktur,

Ağlar üstünüze, pişmanlıklar, hayal kırıklıkları…

Oysa bir gün öncesin de sıcak dizinde, gülen gözündesindir sevdiğinin,

Hatırlarsın okul günlerindeki pazartesi bekleyişlerini karnın da gürültüler

Kalbinde bir kelebek gibi.

Sonra an gelir,

 Sevgili omuzundaki dağınık saçların savrulur gözlerine

İstersin gün orada kalsın!

Gazete manşetiyken ölüm ilanı oluverir.

Cenazeni hayal edersin

Orada yalnız kalmayı düşünemezsin

Yani o an sevilmek istersin boşluklarını doldurup,

 yanlışlarını temizleyecek yeni bir ten,

Ama yalancı ama kayıp...

Bir taze nefes düşlersin yanağında,

Bu hayaller seni yaşatır

Yalnızlığına alışana dek

YOK OLUŞ

 

Tüm suçlar kabul görür oldu, etrafınıza bir baksanıza,

Dolandırma, hırsızlık, yalan bir beceri sayıldı,

Taçlandırıldı, tepelere çıkarıldı

İllegal işler önem kazandı, itibarı arttı

Karşılıksız sevgi raflara kaldırıldı masal olarak anlatıldı

Dostluk fayda çıkar matematiğine döndü, ömürleri kısaldı

İç çektik

Başkalaşmaya direndik

Ezik denildi

Saflıkla alay edildi

Cömertlik ve cesurluk gövde gösterisine dönüştü

Gözümüze baka baka yalanlar söylendi

Alkışladıklarımız değişti

Yaşantımız, çamurlaştı

Her şey mantığın ve kalbin dışında gelişti

Sanırım İnsanlığın yok oluşuydu

Bizi biz yapan bilincimiz yargı ve vicdan yeteneğini kaybetti

Ruhumuz can çekişti

Dünyada sinyal gönderip alan robotlara dönüşüyorduk

Pek bir önemi olmayan negatif enerjiler ve içi boş datalardan farksız değildik

Hiçbirşeyi değiştirebilecek yolumuz, inancımız, seçeneğimiz yoktu

Neyle savaşacağımızı hayal bile edemiyorduk

Yok oluyorduk

Ben sadece kayıt tutuyor

Farkındalığın acımasızlığında boğuluyordum.

lana rey dey / ride

ps: dinleyiniz:

https://www.youtube.com/watchv=dHYJSVE16Gs&ab_channel=Nursu%C3%87u%C4%9Fal%C4%B1r

odamda. 38 yaşında

tekrar merhaba hayat....

hoşgeldim ben!

nefes için çabalıyorum yine, çocuksu 1 enerji ile

bu kızı yeniden büyütmenin telaşı içindeyim...

duygu kırılganlığındayım,

yepyeni bir bana gebeyim.

sevgiyle, şefkatle çevrelendim

kelebek çırpınışında

senin ellerindeyim.

kelepçelerimi kendim taktım

sür beni ışığa, sevgilim ...

AŞKA DÜŞTÜM

ps: gözü kör bir aşkın içinde ölürken, bir barda, yaş 36

Paraşütsüz atladım sana..

Yüklerimden benliğimden sıyrıla sıyrıla

Kaç metre sevebileceğimizi sorgulamadan

Yere çakılmadan az öce duydum

Ruhumdaki isyanı

Gözümden hızla akan hayatıma karşı                                                                                     

Çekimin beni ölüme sürüklüyor

Görüyorum...

belki senden bir el uzanır diye dua ediyorum.

GEZİ PARKINDA YAŞANMALI AŞK!

 

PS: GEZİ DE BİR ÇADIRDA / YAŞ 31

Seni yanımda bulunca, ben geliştim,

Ağacımın dallarında zıpladım sincap gibi, tomalara yakalanmadım

Seni bende görünce ben, yüreğimde, düşüncemde, gözlerimde,

Cesaretim alevlendi, bombalara karşı direndim.

Seni orada dimdik ve sessiz görünce ben,

Savaşın türlü yollarını öğrendim.

Kıymadan , kan akmadan, yılmamayı bildim.,

Direncim çiçeklendi gülüşünle

Penguenler gibi dans ettim.

Seni sevince ben, asileştim,

Çok güzelleştim.

Yeşillendim!

TUTKU

 

Bodrum sahili , 13 yaşında 95

 

Ne kadar da yabancılaşmışız bu kelimeye, çevremde bir sürü “aşık” var ama hangisi tutkun, deli aşık! Türk filmleriyle dalga geçer dururuz orada yaşanan dramlarla, sözlerle peki ama kim sahip Leyla’ sına, kim dağları deler sevdiği için???

 Asıl aşk hangisi? Biz çok geliştik, kültürlü olduk ya mantık evlilikleri yapıyoruz, çıkar için ilişki yaşıyoruz, reklam aşkı planları yapıyoruz. Hangisi tutku? Evet bizde de çok büyük bir tutku var; o da PARA ,  PARA, PARA… onun için yapamayacağımız şey yok! O bizim Leyla’mız , Mecnun’umuz, Scarlet’imiz!

Onu öyle yüceltmişiz ki, kendimizi bile onun kirli oyunlarına bırakmışız. Artık “ merhaba” derken insanların ceplerine bakıyoruz. Ne zamana kadar sürecek bu zalim tutku!

ibadet halinde onun için dua ediyoruz, köleler gibi plazalar, gökdelenler içinde

köle gibi, çalışmak için yaşıyoruz.

hayatın tadı madı yok.

Acaba sadece ben mi böyle düşünüyorum, bilmiyorum. Olsun ben gerçek tutkulu aşkı istiyorum.

Onu bulacağım … Çok uzaklarda…

Neyse bu kadar yeter. Uzay mekiğim 10 dakika sonra kalkıyor. Nereye mi? Tabi ki Mars’a! Belki orada para daha bulunmamıştır.

 

VAR MIYIZ? YOKUZ…

Varlığımızı yüzeysel, bilgisiz sorgularken biz; varlık ötesine geçenler var

Beden için en “organik”i ararken biz; bedenden çıkıp gezenler var

En güzel evi, arabayı almaya çalışırken biz; evreni ev kabul edenler var

Para ve kariyer hesaplarına gömülürken biz; bir tas çorbayla yetinebilenler var

Aşkın gerçek olup olmadığına takılırken biz; aşka uçup havada dönenler var

Politik savaşları kavramaya çalışırken biz; evrenin matematiğini çözenler var

Bir başka dili öğrenmek için uğraşırken biz; doğanın dilini çözenler var

Din hurafelerini ayıklamaya çalışırken biz, enerjinin gücünü içine çekenler var

Ne garip değil mi? aynı çağda böyle bir çelişki

Bir yanımız bilge diğer yanımız cahile bekçi…