26 Ocak 2021 Salı


İNSAN Farkında mı?

Her “insansı” dünyaya gelmiş en yaygın ve etklili biyolojik bir silahtır.

Ekolojik bir felaket ve tüm türlerin katilidir.

Kontrolsüz, bencil ve acımasız, yarın yokmuşçasına yaşayan canlı ve bilinçli zamansız bombalardır.

 

Peki ya “ insanlık”, dünyada gelişmiş, üst bilinç ve saf iradenin, ortak vicdanın bir mucizesidir.

Önce hisseder

Fark eder

Düşünür

Ve hareket ederler….

Keşfeden, icat eden

Yerinden durmadan yükselebilen gelişen bilgi tohumlarıdır

Fedakar, çalışkan ve özgürdürler!

Her şey serbest, her şey yasaktır onlara,

 Doğruyu ve sınırları bilirler yüreklerinde…

Toplam enerjinin bedenidirler

Yaratıcının yansıması,

Evrene ömür katanlardır.

Hadi “insan” olalım mı?

 

 

 

 

 

  

9 Ocak 2021 Cumartesi

Çoktan “ 1 “liğe

 ÇAĞA DAİR





Sentezleme çalışmaları başlar…2010 / 28 yaşında

 

Bireyden topluma, toplumdan evrenselliğe ve oradan tekrar 1’liğe bir akış var, zihinlerimizin ötesinde duygularımızla , duyularımızla hissedebileceğimiz…

 

Mesela ahlak anlayışımızı oluşturmadan önce ve zamandan bağımız olarak, mutlak ve kalp gözümüzle görebildiğimiz; sınırlarımızı, hayır”larımızı, inanç ve düşünme sistemimize kendimizden yükselip tekrar görmemiz gerekir.  Bunu yapamazsak; özümüze ait olmayan ve ait hissetmediğimiz tabulara, kurallara, adetlere, o anki toplumsal değerlere sıkışıp kalır çıkış yolu bulamayıp ego duvarlarına toslar toslar geri gideriz.

 

Bireyler geliştikçe, zıtlıkların birliği doğar, her sonuç başka bir çelişkiyi getiren sorguladıkça iyiye yönelme çabasında, kendimize yeni değerler, amaçlar hatta yeni özellikler ekleyebiliriz, sürekli aynı model bir makine olarak kalmak da güncellemiyor insanı değil mi?

 

Herkes sevgiyi, en derinde nefes alışında, huzurlu ve güvende hissettiği her alanda, bitkiden

Hayvandan, insandan, müzikten, şiirden sarmalandığı her hissîn de gülümseriz kalbimizle ve biz hep birlikte muhteşem bir enerji mozaiği olur, rengârenk yükseliriz, geriye gökkuşaklarının altındaki o müthiş hazine kalır bilgiden sevgiden iyilikten güçlenir, yeniden doğanlarımız, evrenle bütünleşiriz o an tüm boşluklarımız iliklerine kadar dolar ama biz hafifler yükseliriz.


2 Ocak 2021 Cumartesi

Terakki Ruhu

 

Bu blog da olmazsa olmazdı...tüm yeteneklerimi ve kendimi kesfettiğim yer
YAŞ 36, MEZUnLAR DERnEĞİ AnISInA,

 

Anne kucağımızdan, oyun odamızdan yeni çıkmışız, görgülü, eğitimli, çalışkan ailelerden gelmişiz, hepimiz eşitiz, merak hüzün, kaygı içinde bahçe de bir anda askeri nizamındayız. Sevecen, modern, deneyimli öğretmenlerimizin sıcacık takibinde ve Ata’mızın huzurundayız.

Ayrılık zor gelse de ışıklı tertemiz, renkli, aydınlık sınıflardayız belki korkuyla belki neşeyle tuttuk o an birbirimizi bilmeden o ellerin sahipleriyle büyüyeceğimizi, paylaşacaklarımızı…

İdealist, kendine güvenli, disiplinli öğretmenlerin gözlerinde parladı geleceğimiz;  prensipli, saygın, Becerikli, girişken, kendinden emin, atik, yaratıcı gençlerdik, öğretmenlerimizin amaçları aynıydı, yöntemleri farklı. Bembeyaz mezuniyetler geçiyor ancak az firelerle olgunlaşmaya, bilinçlenmeye devam ediyor, dostluklar kardeşliğe dönüşüyordu.  Eğitim sistemindeki sınav yarışları bizi sarsmıyor, barajlara takılmıyorduk. Özel derslere, kurslara gömülmüyorduk,  temelimiz sağlamdı. Yeteneklerimizi keşfedebiliyor, profesyonel sporcular, tiyatrocular, solistler gibi başarılara koşuyorduk.

Sonunda 2000’e 5 kala zaman sayacı sıfırlandı,  12 yıllık serüvenimizde, kişiliklerini örnek aldığımız şimdi dostumuz olan öğretmenlerimiz ve müdürlerimizin bilgileriyle, atamızın özümsenmiş fikirleriyle, ileri ve girişken ruhumuzla, manasını kavradığımız dualarla, ahlakımızı yücelttiğimiz kişiliğimizle, becerilerimiz ve sosyal başarılarımızla, aklımızda, kalbimizde binlerce anı ve dostlarımızla beraber çıktığımızda biliyorduk ki kopmayacağız.  Talaş günleri, neşeli ve acı günlerde bir arada oluyorduk.

Bunca şey kazandığımız bu tarihi ve özel çatıyı şimdi “ terakki ruhuyla” bütünleştiriyor, tüm mezunlarımız, emekli hocalarımızla kocaman bir aile olma yolunda ilerliyoruz.

Terakki ruhuyla, birbirimize ve büyüyen yeni terakkilere bu sefer profesyonel yeteneklerimiz, işbirliklerimiz, desteklerimiz katkı sağlıyoruz.

Gelin yine yeniden, hatırlayalım BİZ TERAKKİLİYİZ!


29 Aralık 2020 Salı

AŞK­­-I SUİKAST 2013





GEZİ ÇADIRINDA, AŞKA YÜRÜRKEN YAŞ 31

Saldırı var!!!!

Senden bana.

Sözlerin mızrak,

Ve Her biri birer çiçek bana zerzenişte,

 Aslında, Bilirim.

 

Saldırı var!!!

Gözlerinden bana

Bakışların kurşun,

Her temas bir itiraf,

 Aslında,Bilirim.

 

Saldırı var!!!

Kollarından bana

Her sarılış kelepçelemiş gibi

Bıraktığımda kendimi

Huzur tapınağım,

Aslında, Bilirim.

 

Saldırı var!!!

Kalbinden fışkıra fışkıra

Cam kesikleri gibi, o an hissetmiyorum.

Üstüm başım kan içinde,

Her biri kaderin çizgisi…

Sırat köprüsünde bile yüreğimde olacağını bilirim.

 

Hani ben bilirim de, ben sana saldırmam bir kenarda yaralarını ve yarınlarını

Sarmak isterim,

Sen bilmez misin?


25 Aralık 2020 Cuma

KADInlığın 50.000 tonu

 

KADInLIK ÜZERİne..

(2 yıl sora)

8 martları beklemeden …





her gün 2 dakika !

 su kadınları bir anlayalım ..

.telepati ve empati, sempati yapalım…’

Gerisi gelir…

bİr dinleyelim!

 

Ama..

Heyy  kadınlar bizde ;

cozurtmayı, çemkirmeyi laf sokmayı da

kıvırmaları kıvrılmayı da bırakacağız

Dırdırı triip nazın ve susmaların da sonu gelmeli

Eşit olacaksak

Bİzde şeytanla pazarlık yapmayı

Öteki yaptığımız kadınlara yaptığımız onca düşmanlığı Bırakmalıyız

Kendimize sansür, sır , engel koymayı da

 

ARTIK!

 

Piramidin 3 katına yükseltmeliyiz

Duyular alemine varmalıyız

Her cinsle tanımlanma ,tamamlanma duygusuyla

Kurmalıyız hep yeni medeniyetleri

Doğurmalıyız sevilecek insanları yarınlara…

 

 

Öz eleştiri¨Samimiyette

 

 

Kadınlık 2018

 

Ben bugün bir kez daha altını çizecegim kadınlığın her detayını empatisiz gözler önüne...erkeklerden hediye, oy,fırsat beklemeksizin ….

Kadiniz; daha doğarken hissettik
Gitgide yureklere yerlestik tüm bilgeliğimizle
Yani sıradışı varliklariz.

Kadınız bir kirintidan sofra kurabilecek,
toprağı surup, bir tohuma can verecek kadar bereketli...

Kadının zekasının gücünün farkında olup, cephaneyi sıralayacak kadar kuvvetli,
geride durabilecek kadar mütevazı,
bedeni siper edecek kadar yürekli...

Kadınız çöplükten yuva kurabilecek kadar becerikli,
her duygunun içinde büyüyen empatik ve otekilestirmeden telepatik
Bazen de öyle demir gibi diplomatik !

Sorunu 1000 km önceden farkedip, kuralların ötesinde çözümlerle pratik ve yaratıcı..
Evet hayallerinde dağınık
Duygularıyla savaş içinde,zihniyle pazarlık..

Kadının kinsiz nefret siz her olayı çocuğumuz gibi affetmis, dusmanina bile merhametli..

Yani kadınız
Farkındayız
Çok yararlıyiz
Bütünü doguraniz
Kadınız tabi her kadın aynı olmadığı gibi,
Biraz...
Yalnızız!

 

22 Aralık 2020 Salı

izmire


 



YAĞMURLU GÜZELbAHÇE İZMİR

PS: İZMİR- İSTANBUL ARASI OTOBÜSTE, YAŞ 23 / ilk terkediliş L

 

Aynı buğuda bekleyeceğim seni…

Gözlerimde gittiğin o yağmurun izi

 

Ve ben her terkedilişimde;

Bir kez daha öğreneceğim intiharıma değmeyeceğini

Çünkü sen;

Ne onurumsun,

ne özgürlüğüm…

Ne de umudum.

 

Yalnızca acı veren

1 çift ayak sesi...

Gözlerimde gittiğin o yağmurun izi...

Hoşçakal Nabzımın Sesi.

21 Aralık 2020 Pazartesi

SORUMLULUĞUMUZ YOK MU?

  

PS: sahilde  ve objecktif ve gerçekçi tokat gibi^yaş 33



Açlık sadece coğrafi şartlardan kaynaklansaydı bu bilinmeyen bir kaderdi,

Ancak aç gözlülük, büyük güçlerin boy gösterisi, kaynakların gizlenmesinden, potansiyellerin katliamından ibaret olduğundan, bu bir sömürü, adaletsizliğin yaradılışıdır.

 

Demokrasi azınlık sesleri duyurmak için var olmuşken, farklılıkların sesleri kısılıyor, düşünceleri barajlara çarpıyorsa, göz ardı ediliyor ve dışlanıyorlarsa bu kültür emperyalizmi, farklılığın her boyutuna ambargodur.

 

Bilgelik ve aydınlanma tavanda asılı kalmış, yeri sağı solu aynı oranda karanlıklardan kurtaramamışsa,  medeniyet rafta tozlu kalmış ve anlaşılmayan bir kitap olmuştur. Bu da tüm beyinlere sansürdür.

 

Kadınlar bağımsızlık uğrana şiddet görüyorsa bu bir eşit mücadeledir.

Ancak, evde, işte, mecliste, sokakta taciz ve kaba kuvvetle karşı karşıya kaldıysa, taze bedeni ve korkulu dolu gözleri duvaklar altında kalıyorsa bu bir cinsin neslinin tükenişidir.

 

Çocuklar ve bebekler, şımarıklıktan ağlıyorsa bu kapitalizmin yan etkisidir. Ancak açlıktan, kölelikten, tacizden ve geleceksizlikten akıyorsa kendilerinden büyük gözyaşları, bu sapkınlıkların kabul görülmesidir.

 

Doğa ana  ekin veremez, oksijen üretmez ve canlılarını kaybediyor üzerine kablolar döşenip beton örülüyorsa ise,bu bir işkencedir.  İnsanların soykırımıdır.

HEPİMİZE PAY BİÇİLMELİDİR.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevda halim

  Aşka uzanan her ele aslında biz takarız kelepçe, ve önce kendimize. dikenlerine rağmen sevme cesaretinde olduğun gibi kabul edip  sana kar...